BLOGDA ARAYINIZ

BUGÜNKÜ İZLENME

23 Ocak 2011 Pazar

“ATATÜRK’Ü BİTİRMENİN YOLU ASKERİ BİTİRMEKTEN GEÇER”


İkinci

Bölümden

Devamla

Bölüm 3







ASKERLİK OLGUSU, BİR KURUM OLARAK
“ASKERLİK” ÜZERİNE DÜŞÜNCELER 
Kanunla belirtilmiş olduğu üzere, sağlıklı her erkek Türk vatandaşının yapmak zorunda olduğu askerliğe gelen vatandaşlara yurt savunmasında alacağı göreve dönük bilgi ve eğitim verilmektedir.
Aynı zamanda askerlik, hep beraber, aynı zamanda yurdun her köşesinden ve kültüründen gelen gençleri, kışla denilen ortak bir çatı altında toplayarak, aynı yatakhanelerde yatmayı, aynı yemekhanelerde topluca yemek yemeyi, aynı eğitim alanlarında planlı ve programlı şekilde eğitim yapmayı ve benzeri gibi ortak yaşam modellerini onlara bir görev bilinci ve sorumluluğu altında, ast üst ilişkileriyle uygulatarak  eğiten büyük bir eğitim ve öğretim kurumudur.
Askerliğin bu kadar önemli olarak görülmesi sosyal ve kültürel yapımızda askerlikle ilgili davranış  ve uygulayış modellerini yol ve yöntemlerini ortaya koymaktadır.
Bireylerin askerliğe hazırlanmasından askerlik dönüşüne kadar süren bir tür  bu ritüeller bütünü olarak adlandırabileceğimiz askerlik görevinin görev olmanın yanı sıra ülke kutsiyetinde de bir kutsal yeri bulunmaktadır.
 

Askerlik ocağı yani kışla birliğin, beraberliğin aynı amaç doğrultusunda bütünleşmenin en belirgin örneği ve toplumsallaşmanın en etkili vasıtası olarak görülür.
Askerlik sosyal ötesi  bünyesine katılan gençleri öncelikle bir sosyal birliktelik camiası içerisine alarak görgü, yol ve yöntemde, hukuki ve ahlaki kuralların uygulanır olmasında kişinin benliğinde kimi zaman yer eder kimi zaman bellek üstüne taşarak sevgi ve tezahür yaratır.
Yanı sıra kimi kişiler açısından ise bunların tamamı birer saçmalıklarla  ve anlaşılmazlıklarla dolu baskıcı ve kontrol edici, uyumsuzlukta cezalandırıcı baskıcı bir yol ve yöntemin mevzuu bahis edilebildiği ceza kampı yahut da esir kampı gibi nitelenebilmektedir. Genel de bu tepkilerin toplumun askerliğe karşı duyarsız, genç kesimleri  ile askere alınma yaşı oldukça  geç bir süreye erişmiş olan ileri yaşlı kişilerde daha  çok yandaş bulabilmektedir.
Bunlara genel olarak zaten vicdani reddiyetci kesim de diyebilmekteyiz.
Sosyalleşmede rolünü yanlış öğrenmiş olan kişilerin bunun düzeltilmesi için geçirdiği sosyalleşmeye tekrar, yeniden sosyalleşme denir. Yeniden sosyalleşme konusu çok geniş bir alanı kapsamaktadır. Suçluların tekrar topluma kazandırılması, yeniden sosyalleşme olmasına karşılık çocukluk çağında, bir istikrar sağlama amacı ile yanlış verilen bilginin sonradan düzeltilmesi de meşru bir yeniden sosyalleşmedir.

ASKERLİK AÇISINDAN BAKILDIĞINDA YENİDEN SOSYALLEŞME
Bireylerin oluşturduğu zorunlu birliktelikle Türkiye’nin farklı coğrafi mekânlarından farklı kültür grupları bir araya gelerek ve aynı ortamı eşit koşullarda paylaşarak toplumsal bütünleşmeye de katkıda bulunulmaktadır.
Askerlik görevine katılan bireyler ülkenin farklı farklı bölgelerinden gelip toplandıkları kışlada ülke kültürünün, değişik gelenek ve göreneklerini yansıtan bir görünüm sergilerler.

Belirli bir yaş grubundaki bireylerin belirli dönemleri kapsayacak şekilde bir araya getirilmeleri politik sistemin, değerlerini ulaştırmak istediği sosyal kategoriye aktarılmasını kolaylaştırmaktadır.



Kışlada bireyleri farklı kılan geldikleri sosyo-ekonomik  ve sosyo-kültürel koşullar değil, aldığı askeri eğitimde gösterdiği başarı olmaktadır.
Bu amaçla belirli yerlere asılan afişlerde toplumun tüm tabakaları ve tüm alt kültür grupları arasında toplumsal bütünleşmeyi sağlamak Türk kavramını bir üst kimlik olarak ortaya koymak amacıyla Atatürk’ün “Türkiye Cumhuriyetini Kuran Türkiye Halkına Türk Milleti Denir”. Ne Mutlu Türküm Diyene’’ benzeri söylemleri bulunmaktadır.
Bu söylemlerin sıklıkla kullanılması politik sosyalizasyon süreci ile uluslaşma arasında ilişkiyi de ortaya koyan bir örnek olma özelliğini de  göstermektedir.
Asker ocağına vatanın her köşesinden gelen ve birbirini tanımayan bu gençlerde hiç bir çıkara dayanmayan dostluklar oluşmakta ve bu dostluk hayatını bile emanet edeceği, arkadaşı için ölümü göze alacağı bir birlik ruhu haline gelmektedir.

ASKERLİKTE, ŞEHİTLİĞİN

KAVRAMSAL OLARAK TANIMI
Şehitlik, İslam’da büyük bir derecedir. Allah yolunda vatan, millet, bayrak ve din gibi kutsal müessese ve semboller uğruna can verebilen Müslümanlara ait ulvi bir sıfattır.
Türk Milleti diğer milletlerden farklı olarak askere düğüne gider gibi uğurladığı evladı ile gurur duymuş ve Orduyu “Peygamber Ocağı” olarak görmüştür.
Türk milleti şehitleriyle daima gurur duymuş, şehitler ve şehit ailelerine ayrı bir saygı göstermektedir.
Çünkü şehitler milletimizin kalbinde, zihninde canlı ve yaşayan varlıklardır. Onlar milli varlığımızın sürdürülmesinin en büyük teminatıdırlar.
Türk Milletinin vatan savunmasına verdiği önem “Mehmetçik” kavramı ile sembolleşmiştir. Diğer bazı toplumlarda “meçhul asker” olarak ifade edilen bu kavram bizde “Mehmetçik” olarak anlamını bulmaktadır.

Şurası bir gerçektir ki askerlik hizmeti, sosyalizasyon sürecinde gençlerin toplu olarak bulundukları son toplu fırsatlardan biridir.
Artık bundan sonra bu gençleri bir araya getirilmesi olanaksızdır.

Yurt Sevgisi Eğitiminde ve Meslek Kazandırma kurslarında kendilerine verilen destekleyici nitelikler yedeklik döneminde çok büyük destek olmaktadır.
Meslek sahibi olmaya fırsat bulamamış gençler bu kurslarda meslek kazanarak resmi belgeler almaktadırlar.
Yurt sevgisi eğitiminde kazanılan nitelikler ise iyi bir vatandaş için gerekli bilgileri vermektedir.
Bu yazılarımızın genel amacı da, son yıllarda, özellikle iktidar partisinin, Türk Silahlı Kuvvetleri üzerindeki, yıldırma politikalarının gaye ve hedeflerinin neler olabileceğini anlatmaktan ziyade, sizleri bu alanlarda bilgilendirmek yoluyla, düşünsel ufkunuzda çağrışımların oluşmasını sağlamak ve kendi değerlendirmelerinizi kendinizin yapmasını sağlayabilmek olacaktır.
“ATATÜRK’Ü BİTİRMENİN YOLU,
ASKERİ BİTİRMEKTEN GEÇER”
“Devam Edeceğiz”

Türkiye Cumhuriyeti’mizin Kurucusu, Ulu Önderimiz, Mustafa Kemal Atatürk, askerlikle ilgili olarak neler söylemiş:

Kuvvetli bir ordu denildiği zaman anlaşılması lazım gelen anlam; her kişisi, özellikle subayı, komutanı; medeniyetin ve tekniğin gereklerini kavramış ve ona göre iş ve hareketlerini uygulayan yüksek ahlakta bir topluluktur.

Ordumuz babalarına ve atalarına layık evlatlardan meydana geldiğini göstermiştir.

Türkiye en zayıf zannedildiği bir zamanda ordusu sayesinde en kuvvetli olduğunu ispat etmiştir. Ordumuz vatan içinde zafer kazanmıştır. Bu durum Türkiye’nin olağanüstü gücünün, yüce kararlılığının ve ölmez varlığının en belirgin delilidir.

Türkiye Cumhuriyeti sadece iki şeye güvenir. Biri millet kararı, diğeri en elim ve güç şartlar içinde dünyanın takdirlerine hakkıyla layık olma niteliğini kazanan ordumuzun kahramanlığı.
Emir verirken, kendini o emri yerine getirecek olanların yerine koymak ve emrin nasıl yerine getirilip uygulanacağını düşünmek ve bilmek gerekir.

Tarihte bütün bir vatanı, çok üstün düşman kuvvetleri karşısında son bir avuç toprağına kadar karış karış kahramanca ve namusluca savunmuş ve yine varlığını koruyabilmiş ordular görülmüştür. Türk Ordusu o cevherde bir ordudur.

Yeter ki ona komuta edenler, komuta edebilme vasıflarına sahip olabilsinler.”


Kaynakçalar:
Türkiye Ve Dünyanın En Kapsamlı Atatürk Sitesi http://www.ataturksitesi.com/

Yurt Sevgisi Eğitimi, Kara Kuvvetleri Komutanlığı Basımevi, Ankara, 2003

 
Cenk Özgen, Türkiye’de Zorunlu Askerlik ve Profesyonel Ordu, Yıldız Teknik Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Anabilim Dalı Yüksek Lisans Tezi, İstanbul 2006
Atatürk’ten Deyişler, Öner Samanlı, (1918- 1923 yılları arasında yurt gezilerinde millete söylemiş olduğu söylemlerinden seçilmiştir.)
……
….
Prof.Dr Öner SAMANLI
ANKARA – 2011
….
SÖZDE DEĞİL ÖZDE, ROZETTE DEĞİL YÜREKTE,
TÜRKİYE VE DÜNYANIN EN KAPSAMLI ATATÜRK SİTESİ
KURUCU EDİTÖRÜ


E-BİLGİ İÇİN: siyasetgundemi@hotmail.com

Yazarın Dipnotu:

Milliyet Blog sayfalarımdaki yazı ve resimlerim, Yazar ismi ve Link verilerek alıntı yapılabilir.
5846 sayılı, FİKİR VE SANAT ESERLERİ KANUNU Telif Hakları Yasası kapsamındadır.
Yazılarımın tüm telif hakları, “CUMHURİYETÇİ ULUSAL HAREKET” adına, http://www.siyasetgundemi.com  aittir.












Hiç yorum yok: