BLOGDA ARAYINIZ

BUGÜNKÜ İZLENME

7 Haziran 2011 Salı

BULUTLU VE SİSLİ, AĞIR BİR HAVA YAKLAŞMAKTADIR!

 


13 HAZİRAN 2011 “ALLAH ALLAH,  ‘AKP’, YİNE (mi?) İKTİDAR OLDU” DENİLECEĞİ KESİNDİR.


HAYATA BAKIŞ AÇINIZI DEĞİŞTİRECEK SİYASİ BİR YAZI OKUMAK İSTER MİSİNİZ, ÜSTELİK PARA PUL ÖDEMEKSİZİN, SADECE ON DAKİKA VAKİT AYIRMANIZ YETERLİDİR…
                             13 Haziran 2011 öncesinde, Cumhuriyet ve Atatürk Sevdalısı aranızdan bir yurttaş olarak “Uyan TÜRKİYE” iletimi sizlere aktarmayı yurtseverlik görevim saymaktayım.

TÜM VEBALİM SESSİZ KALACAK OLANLARADIR!

YANİ CUMHURİYET VE ATATÜRK SEVDALILARINADIR!

         " Naziler önce komünistleri tutukladılar; Komünist değilim diye ses çıkarmadım. Sonra Yahudileri tutukladılar, Yahudi değilim dedim, sesimi çıkarmadım. Sosyal demokratları tutukladılar, Savunmak bana mı kaldı dedim, sesimi çıkarmadım. Sıra bana geldiğinde; Etrafımda tutuklanmama ses çıkaracak kimse kalmamıştı! "

Burgen Berthold Friedrich Brecht

BULUTLU VE SİSLİ, AĞIR BİR HAVA YAKLAŞMAKTADIR!

‘Hayatta en hakiki mürşit ilimdir’ söyleminin sahibi Mustafa Kemal Atatürk, için bütün büyük akımların ideolojilerin ve hatta dinlerin dayandığı ilkeler aslında tektir.

Mustafa Kemal Atatürk, her türlü eylem ve girişimlerin bilimsel esaslara göre yapılmasını zorunlu kılan kuralları, Türk Ulusunun önüne doğru yol göstericiliği çerçevesinde koymuştur.

Sizlere, 16 yılını günümüz itibarıyla tamamlamış bir Atatürk Sitesi olan; http://www.ataturksitesi.com kurucusu ve editörü, otuz yıllık yazar eğitimci, inanlı bir Türkiye yurtseveri olarak 13 Haziran 2011’i kısaca yorumlamak istiyorum.

29 Ekim 1923’ten sonraki her süreçte ve bugünlere gelinene kadar, Türkiye Cumhuriyetini yıkmak üzere yola çıkan dâhili ve harici bedhahların hedefteki ilk işleri daima ve vazgeçilmez olarak, Atatürk İlke ve Devrimlerini yok etmek olmuştur.

Bu şu demektir.

Cumhuriyetimizin, ana ilkelerini yok etmek ve Türk Milletinin gücünü kuvvetini parçalayarak dünya üzerinden, Türkiye’yi silmektir.


Bugün içerisinde bulunduğumuz kapitalist ve emperyalist sömürü düzeninin temsilcileri olanların temsili yönetimindeki siyasi ve ekonomik somutluğun bugünlere gelinişteki yegane sorumlusu sözde yurtseverler, sözde Atatürkçüler sözde Cumhuriyetçiler velhasıl, ‘sözde solculardır’.

Çünkü yıllarca ezilmişlik ve yoksunluk içerisinde bitap düşürülen bu guruplar Türkiye Cumhuriyeti tarihinde 1950 yılından bu yana iktidar olamamışlardır. Çünkü, onlar asla iktidar olmanın altyapısına yönelik çaba ve çalışmalar da bulunmayı, karşı modeller geliştirmeyi, tarım, hayvancılık, madencilik, sanayi ve teknoloji gibi ekonomik modelleri geliştirmeye de yönelmemişlerdir.

Bugün Türkiye’sinde, bilişim  sektörü piyasasında bulunan firmaların tamamına yakınının aşırı yada merkez İslami sağ sermayeli ve destekli firmalar olduğunu görebilen toplumun ne kadar farkında olanı, aydını vardır ki?

Tüm bunların yanı sıra; Türk solu, gençliğe ve kadınlara yönelik sistematik geliştiricilikleri de asla önemsememişlerdir ve hatta fraksiyon kavgaları ile şeriatçıları ve muhafazakarları eylemsizlikleriyle desteklemişlerdir.

1990 yılından bu yana, Türkiye siyasetinde bulunan siyasi partilere, bir sivil toplum önderi eğitimci ve yazar olarak önermelerde bulunmaktayım.

CUMHURİYET HALK PARTİSİ GENEL MERKEZİ’NE BUNDAN 10 YIL ÖNCESİNDEN BUGÜNLERE KADAR EN AZINDAN 10 GÖNÜLLÜ  (yazılı ve taahhütlü gönderilerle) HİZMET TALEBİM OLMUŞTUR.

Dincilerin “Milli Gençlik”, Milliyetçi Hareketçilerin “Ülkücü Gençlik” Büyük Birlikçilerin “Alperenler” teşkilatlarını aşabilecek yapılanmadaki bir “Cumhuriyetçi ve Atatürkçü Gençlik Teşkilatları’ Ocakları” kurulmasında, yönetilmesinde, hizmetlerinin gönüllü olarak verilmesinde, hiçbir maddi beklentim olmaksızın tüm geliştirici projelerimle hazırım, tekliflerime, “duyarlılığınız için teşekkür ederiz” şeklinde bir cevap bile gelmemiştir.

ÇÜNKÜ; BUGÜN SİYASİ ARENADA BULUNAN “SOLCULAR, SOLUN SIRTINDAKİ ACI BİR KAMBURDURLAR.

Birçok yurtseverin idam edilmesinden ve öldürülmesinden de aslında sağcılar kadar işbu solcu geçinenler de sorumludurlar.

Çünkü; Bugün siyasi arenada bulunan ”Solcu”lar, gerçekten Atatürk Yurtseverliği ve Cumhuriyetçiliğinin çok ama çok uzağındadırlar.

Çünkü; Bugünlerin siyasi arenalarında değişmeksizin bulunan solcular kendi yollarından başka yolları bilmeyen şaşkın yolculardır.

ÇÜNKÜ, BUGÜNLERİN SİYASİ ARENALARINDA DEĞİŞMEKSİZİN BULUNAN SOLCULARI;  Pekaka(lıların), Hizbullah(çıların), ABD ve AB emperyalistlerinin şamar oğlanları olabilmeyi yegane başarabilmiş farklı amaçlara yönelmiş, Türkiye Cumhuriyeti’ni, Atatürk Yurtseverliği çizisinden çok uzaklara sürükleme sevdalarına kapılmış yönsüzlerdir.

Bunun için mutlaka ve mutlaka, çağdaş inancı da ötelemeksizin, ay yıldızlı bayrak altında, 1923 Cumhuriyetimizin temel vazgeçilmezleri çerçevesinde, Atatürk İlke ve devrimlerinin inanlıları olanların, “ULUSAL ŞAHLANIŞ” gerekmektedir.

Unutulmamalıdır ki, bu Türk Ulusu, Kurtuluş Savaşı’nda verdiği mücadele ile Türkiye Cumhuriyeti’nin temellerini atmakla kalmamış, Dünya üzerindeki, ulusal kurtuluş hareketlerinin önderi olan bir “Profesyonel Devrimci” ruh modelini de, Mustafa Kemal Atatürk ile siyasi tarihlere kaydettirmiştir.

13 HAZİRAN 2011 TARİHİNDE İŞTE BU NEDENLERLE FARKLI BİR GELİŞİM BEKLEYENLER, HALE ÜTOPİK HAYALLERİNİN PEŞİNDEDİRLER.

Ne ekilmişse biçilecek o dur !..

Bu nedenle de, 13 Haziran 2011 tarihinden sonraki süreçlerde de AKP’nin icraatlarındaki kararlılığı, sözde karşı siyasi duruşluların böyle gidişatları ve düşünceleri sonrasında daha da yetkili ve hızlı olacaktır.

AKP’nin kesinlikle ve kesinlikle Cumhuriyet rejimi aleyhtarı olduğu bugün yönetimindeki kişilerin geçmişteki söylemleri ile aynı düşünsellikler içerisinde oldukları ile örtüşmekte olduğundan, değişmez amaçlarının  Cumhuriyet’i yıkmak olacağı ne yazık ki hala oy verenlerce fark edilemiyor ise işte bu temel söylemimizi destekleyen yegane somut durumdur.

Yani Türk Solu’nun temel taşları sağlamlaştırılmalıdır.

Bunun da yegâne yolu, Atatürk Yurtseverliği ile sağlanabilecektir.

13 Haziran 2011 günü “AKP” Türkiye'nin iktidarında zavallı ve masum milleti kandırarak yeniden rol almış olacaktır. Başbakan ve yönetsel tayfaları daha çok yetkilenmiş ve acımasız saldırgan olacaklardır.

ALTINI ÇİZEREK YAZIYORUM.

Başbakan, Mustafa Kemal Atatürk’ü ve Cumhuriyet’i silmek üzere, “TÜRKİYE DEVLET BAŞKANI” lığını da, yaklaşan 12. Cumhur dönemi öncesi altyapısını da hazırlamış olduğundan kısa bir süre sonrasında kamuoyuna ilan edecektir. (Dikkat ediniz TC’nin değil)

Bu durumda muhalefet geçmişte de görüldüğü üzere hiçbir şey yapamayacaktır. Çünkü meclis aritmetiğine göre yetkisiz kalacaktır.

BU DURUMDA MUHALEFET SİYASETÇİLERİ NE YAPMALIDIRLAR?

Bunun tek, ama tek bir, çözümü vardır.

“ULUSAL ŞAHLANIŞ HAREKETİ” GEREKLİDİR.

TBMM’DEKİ YURTSEVER VE CUMUHRİYET TARAFTARI MİLLETİN VEKİLLERİ SİNE-İ MİLLETE DÖNMELİDİRLER.

Yani, AKP’ye BDP’lilere karşı diğer milletvekillerinin istifa ederek, ülkemizin başına getirilecek tüm veballerde “AKP”yi ve BDP’yi tek sorumlu kılmak ve ileride ihanetçi hesaplarının da “Yüce Divan”da, sorulması gayesiyle, onları TBMM’de yalnız bırakmalıdırlar.

Türk Ulusu olarak; “ULUSAL ŞAHLANIŞ” a kalkarak, İlk hedefimiz “Ulusal egemenliğe yeniden dönmektir, ileri!...” diyebilmemizle örtüşerek, “ULUSAL ŞAHLANIŞ HAREKETİ”miz, taçlandırılmalıdır.

Bu  nedenlerle, Atatürk ilkelerinin yok edilmesine ve yerine kapitülasyonların, yani uluslararası sermayeye köle edilmemizin ikame edilmesine Türk Milleti ivedi olarak dur demelidir!

 Yani “dâhili ve harici bedhahlardan” egemenliğimizin geri alınabilmesi sistematik bir altyapı ile olanaklıdır.  

Yani “dâhili ve harici bedhahlardan” egemenliğimizin geri alınabilmesi sistematik bir altyapı ile doğrudan ilişkilidir.

İşte o zaman, Lozan mağluplarına ve dinci sermayeye (heba-hibe) peşkeş çekilen, “İDO” da, Limanlarımızda, Pektim, Tüpraş, Ataş’ta, Petrol Ofisi, Sümerbank, Etibank, Contorium ve Bor kaynaklarımız ve diğerleri olan ulusal sermayelerimiz , bankalarımız, servetlerimiz de yok değerlere satılmamış olabilecektir.

Cumhuriyet aydınlığı yolumuz, Atatürk sevdamız, Türklük onurumuz, Allah inancımız, Ulusal Hareket’imizse kararlılığımızdır.

Çünkü; “Mustafa Kemal Atatürk ile başlayan profesyonel devrimci yurtsever hareket, başka bir Türkiye yok söyleminin inancındaki, Türkiye yurtseveri, Deniz Gezmiş ve arkadaşları ile devam ederek, günümüzde aynı heyecanı ve ruhu taşıyan bizlere yansımıştır. “



Saygılarımla.

Prof. Dr. Öner SAMANLI
ULUSAL ŞAHLANIŞ HAREKETİ

Dipnot: Dostlar, sizleri “Facebook”taki ULUSAL ŞAHLANIŞ HAREKETİ’nin, aşağıdaki her iki linkle yayında bulunan sayfalarında katılımcı, yorumcu arkadaşlarımızdan olmayı öneriyorum.




Yukarıdaki makalemiz;

CUMHURİYETÇİ ULUSAL HAREKET Blog sayfasında da  aşağıdaki linkle yayındadır.





Not: 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu gereğince fikir ve görüşlerim ile makalelerim,  telif hakları yasasına tabi olup, alıntı yapmak isteyenlerin lütfen yazılarımın linkini ve isim soy ismimi sayfalarındaki alıntının altına dipnot olarak koymaları kaydı şartı ile kaynakça kullanmalarında sakınca bulunmamaktadır. Aksi davrananlar hakkında suç duyurusunda bulunulacaktır.

Hiç yorum yok: